Merhabalar
İşlerimizin yoğunluğu sebebiyle yazılarımıza uzun bir süre ara vermek zorunda kaldık. Hendekspor yöneticilerinin basın toplantısı davet mesajını görünce biraz düşündük. Zaten bu tip toplantılara katılmama kararı almıştık. Yeni yönetim geldi diye davet üzerine tekrar katılmıştık. Fakat konuşma hakkımız engellenmişti. En son konuşacağız ve farklı konularla ilgili sorular soracağız demiştik. Tam 2,5 saat sustuk. Ağzımızı bile açmadık. Sadece dinledik. Toplantı sonunda bize söz verildiğinde sesimizi kısanlar yöneticiler değil basın mensupları olmuştu. Ne kadar acı değilmi? Basın basına sansür uyguluyordu?
Yok bir kere bile maçlara geldin mi? Yok bir kere bile meclis toplantılarına geldin mi? Yok sen gazetecimisin değilmisin? gibi konuyla alakalı olmayan sözümüzü kısmaya yönelik müdahalelerle karşılaştık? Halbuki bunları yapanlar bizlerin aldıkları kararların ve tavırların sebeplerini çok yakından bilmekteydiler. Buna rağmen sessimizi kıstılar. Hatta siz gazetecimisiniz? diye soranlar; değilim cevabımız üzerine ben olsam bu cevaptan sonra bir dakika bile burada durmam diye söylemişti. Ama bir gün bizleri arayıp da; “Hendek'te bir tek sizlerin yazılarını okuyorum” demişlerdi. O zaman neden böyle yapmışlardı bilemiyoruz diyoruz ve takdirlerini kendilerine bırakıyoruz.
Yok bir kere bile maçlara geldinmi diyenler ise bunun sebeplerini yine gayet iyi biliyorlardı. Bu fotoğrafı çeken kendileriydi. Bu fotoğraf aslında yılın fotoğrafıydı. Çünkü bu fotoğrafın bir hikayesi vardı. O da şöyleydi; Fen lisesi çalışmalarımızda tek başımıza bir yalnız efe gibi kalmıştık. O zamanlarda yazılı ve görsel yayınlarımız yoktu. Bizlerde Hendekspor maçında futbolcuların sahaya “ Hendek'te Fen Lisesi istiyoruz” brandası ile çıkmalarını düşünmüştük. Brandayı da değerli dostumuz iş insanı Sn.Aytekin Tutkun yaptırtmıştı.
Ama olmadı? Çünkü Hendekspor başkanı topu As başkana atmıştı. As başkan da izin vermiyorlar diye geçiştirmişti. Bizlerde stadın tel örgülerine asmıştık. İşte o fotoğrafın hikayesi de buydu. O fotoğrafı çekende bir tek maça bile geldinmi? diye soran o basın mensubuydu. Bizlerde tepkimizi maçlara gitmemekle vermiş olduk. Ama ne yazılı nede sözlü olarak hiç bir tepkide vermemiştik. Çünkü kim gelirse gelsin, ne yaparsa yapsın “herkes fani Hendekspor banidir” diye düşünmekteyiz.
Ayrıca bir kere bile meclis toplantılarına geldinmi? diye söyleyen de yine bunun sebeplerini çok iyi bilmekteydiler. Çünkü bizleri rahmetli gazeteci Hasan Öztürk gibi birçok basın mensupları arayıp “ Düşünceleriniz çok güzel. Bunları neden meclis toplantılarında konuşmuyorsunuz?" diye söylüyorlardı. Kendileri de söylemişlerdi. Bizlerde birçokları gibi kendilerine ” Toplantıya gelsem konuşabilecekmiyim?" diye sormuştuk. Onlarda yok konuşamazsınız. Ancak başkan izin verirse konuşabilirsiniz demişlerdi. Bizlerde “bizlere ödül törenlerimiz için salonları vermeyenler söz hakkı da vermezler ki. O yüzden toplantılara katılmamıza gerek yok” demiştik. Evet bunları da gayet iyi bilenler o zaman neden böyle yapmışlardı ki? Yine bilemiyoruz diyoruz ve takdirlerini de yine kendilerine bırakıyoruz.
Ancak bu konuda bir şeylerde söylemek istiyoruz. Şöyleki; Evet bizler meclis toplantılarına katılmıyoruz. Ancak her toplantı öncesi meclis üyelerine özelden ilçemiz ve halkımızla ilgili düşüncelerimizi iletiyoruz. Bunu da en iyi o toplantıda ki iki belediye meclis üyesi de yakından bilmektedirler. Ama yine ne hikmetse “ Bir dakika durun Kayhan bey toplantılara katılmıyor. Ama her toplantı öncesi bizlere mesajlar iletiyor” deyip de “işte buyrun telefonumda ki mesajları” diye niye göstermediler? Yine bilemiyoruz ve yine takdirlerini kendilerine bırakıyoruz diyoruz. Ayrıca bir belediye meclis üyesini bir konuyla ilgili aramıştık. Kendilerine sizler gibi bütün meclis üyelerine ilettiğimiz mesajları mecliste gündeme getirmiyorsunuz. Bizlerde bundan sonra sizlere ilettiklerimizi aynı zamanda kendi yayınlarımızda paylaşacağız diye belirttik.
Bunun yanında o toplantıda sesimiz kısılırken hiç bir şey yapmayan yönetim kurulunun tavrıyla ilgili de yine hiç bir şey söylemiyoruz ve takdirlerini kendilerine bırakıyoruz. Ama Hacı Bayram-ı Veli “ Sen seni bil sen seni” diye ne güzel demiştir diyoruz ve bu konuda başka da bir şey söylemiyoruz.
Bu kısa girişten sonra ana konumuza dönelim diyoruz; Ana konumuz Hendekspor. Bununla ilgili 3 yıl önce ki yazımızı bir faydalar sağlaması amacıyla tekrar sizlerin görüşlerinize sunuyoruz;
As Başkandı Duymadı. Başkan Oldu Duyacak Mı?
Hendekspor yeni yönetimi kuruldu. Hayırlı olsun diyoruz. Ancak basında gördüğümüz kadarıyla , bir plan yada bir Programları varmı? Ne için geldiler? Ne yapacaklar? Bilemiyoruz. Kısa vadedeki planları neler ? Uzun vadedeki planları neler? Hedefleri nedir? Şampiyon olmak mı? Ligde kalmak mı? Yada takımı bir alt Lige daha mı düşürmek? Yaptıkları yapacaklarının teminatımıdır? Bu şehrin çocuklarına bir fırsat verecekler mi? Tribünlere küsen taraftarları tekrar geri döndürebileceklermi? Yada şehrine ve insanlarına heyecanlar, çoşkular yaşatabileceklermi?
Veya bir Dağın Arkasına Bakabilmeyi isteyebilecekler mi? Yada bir Dağın Arkasını Görebilecekler mi? Hayaller ve Vizyonlar kurabilecekler mi? Bunlara ulaşabilmek için hedefler koyabilecekler mi? Planlar ve programlar yapabilecekler mi? Yani kısacası Biz Nerede Yanlış Yaptık? Bir daha Yanlış Yapmamak için Ne yapacağız diye düşünüp gereğini yapabilecekler mi? Tıpkı Descartes’in dediği gibi “ Sorguluyorum, öyleyse düşünüyorum. Düşünüyorsam gereğini ve doğrusunu yapacağım” diyecekler mi?
Yada bir gazetecinin verdiği bilgiye göre, borç yazdırıp, havasını, cakasını atıp, bir takım imkanlarından yararlanmaya devam mı edecekler? Eğer öyle ise Hendek meydanındaki herhangi birileri, nasıl olsa borç verip sonra alıyorsanız, yönetime girip, salına salına havasını da cakasını da atabilir yada bir takım avantajlarından yararlanabilir? Bu kadar kolay mı olmalı? İlçemiz Türklerin ilk yurtlarından biridir. Ve bizim halkımız da cefakar, vefakar ve kadirşinaz bir millettir. Şehrinin takımına faydalar sağlayanları unutmaz, onlara gereken değeri ve itibarı verir. Ama şehrinin takımına zarar verenleri de asla unutmaz. Daha önceden yazdığımız yazımız ile söylemek istediklerimizi duymamışlardı. Tekrar yayınlıyoruz. Umarız bu sefer duyarlar. Ayrıca yeni yönetime şehrinin takımına sahip çıktıkları için hayırlı olsun dileklerimizle başarılar diliyoruz.
Saygılarımızla
Araştırmacı Yazar Mak.Müh.Kayhan Şafak
Gidenler duymadı , Gelecekler duyar mı?
Şair Özdemir Asaf'ın "Bir kelimeye bin anlam yüklediğim zaman sana sesleneceğim." kısa şiirinde olduğu gibi söylenecek kelime bazen bulunamıyor. Yada Şair Orhan Veli Kanık'ın "Anlatamıyorum" şiirinde olduğu gibi bir durumda da değil miyiz?
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Olmadı. Bu kadim şehrimize, Türklerin ilk yurtlarından olan ve Türkler için kutsal topraklar dediğimiz Hendek (Handak) ilçemize bu yakışmadı. Bu her şeyin sonumu, elbette ki değil. Ama gelecek olanlar da gidenler gibi mi olacak ? Belki önemli olan da bu değil mi? Bu amaçla daha önceden yayınladığımız "Güzel bir rüya böyle bitmemeli" adlı yazımızı bir fayda sağlayabilmesi için tekrar görüşlerinize sunuyoruz.
Güzel bir rüya böyle bitmemeli
“Çocuklar hikayeler dinleyerek büyürler , toplumlarda öyle.” Evet Hendekspor’un bir hikayesi olmalıydı , bir hikayesi yazılmalıydı. Çünkü geçmişini bilmeyenin geleceğinin olamayacağı bilinen bir gerçek değil midir? Bir tarihçe yazmak istiyorduk. Ama pandemi dolayısıyla yazamadık. Çünkü eski futbolcularımızın yaşları oldukça fazlaydı. Sağlıkları açısından onlara bir zarar gelmemesi için bunu gerçekleştiremedik. Bir aidiyet bilinci , bir sahiplenme oluşturulabilmesi düşüncesindeydik.
Çukur Taraftar Grubu liderlerinden İbrahim Yeşilyurt ile görüştük. Onlarla ilgili bir hikaye yazdık. Onları onere edebilmek için plaketler hazırlattık ama ilgililere verilmesini sağlayamadık.
Mavi siyah Hendek , Mavi siyah Oley
*****
Buraya Buraya Mavi Kurtlar Buraya
****
Şampiyonluk yolumuz
Sevdamız Hendek
Uğrunda çekildi bunca yıl hasret
Mavi siyah olacak her yer seninle
İnanırsak bu sene olur o sene
*****
Ne diğer renkler
Mavi siyah bizlere yeter
Hendek bizim sevdamız
Bu sevda herkese yeter
Bu sevda bizlere yeter
*****
Çocuklar inanın , inanın çocuklar
Mavi siyah göreceğiz güzel günleri
Olacak o sene inanırsak bu sene
Oluruz sampiyon bizde yine seninle
Stadlarda söylenebilmek için Sloganlar hazırladık. Marşlar yazdık. Ancak kulaklar sanki sağır olmuştu , dinletemedik. Ama yine de bütün bunlara hiç takılmadık. Çünkü Şehrimizin takımı 1949 yılından bu yana mücadele ediyordu. Ve bizlerde bir şeyler yapmalıydık.
Yemek yerken onları izledik. İdman yaparken onları çektik ve onları dinledik. Şehrimizin halkının da onları dinlemesini ve onlara inanmalarını sağlamaya çalıştık. Takımla ilgili iki Tv programı ve bir çok Klipler hazırladık ve kendi kanalımızda yayınladık. İnanmışlardı. Onlarda Şehri için bir şeyler yapmak istiyorlardı. Bizlerde bütün Şehrin onlara inanmalarını sağlamaya çalışmak istedik. 7 maçlık maraton sonunda onların inançları , son ana kadar mücadele eden hırsları ve son dakikalarda gelen biraz da şans golleri ile Şampiyonluk gelmişti. Programlar yapmak, geleceğe yönelik neler yapılabileceği? başka yeni başarı hikayelerinin nasıl yazılabileceği? kısacası "Bir Dağın arkasının nasıl görülebileceği? gibi konularla ilgili konuşmak istedik. Fakat olmadı. Çünkü Şampiyonluk bu sefer de sanki gözleri kör etmişti. Ve bu günlere geldik. Artık ligde kalma mücadelesi veren bir takım var karşımızda. Güzel bir rüyaydı fakat böyle bitmemeliydi.
Ne oldu da bugünlere gelindi?
Bizler de sizlere naçizane sadece kendi görüşlerimizi iletmek amacıyla bu yazımızı da yayınlamak istedik.
Öncelikle bir misyon ve değerlere bağlı bir Vizyon olmalıydı? Yani basit sorularla , Biz kimiz? Nelere sahibiz? Ne yapmak istiyoruz? Nerelere ulaşmak istiyoruz ve bunu nasıl yapmak istiyoruz? Gibi basit bir Stratejik Yönetim Planlaması yapılmalıydı . Bu planlamaya bağlı bir Vizyon ve bu Vizyona ulaşmak için ulaşılabilir ve ölçülebilir hedefler olmalıydı. Ayrıca bu hedefler Şehrin misyon ve değerleri ile birlikte Vizyonlarına da uygun olmalıydı. Ve ona göre de bir yönetim tarzı geliştirilmeliydi. Peki Şehrin misyon ve değerleri ile Vizyonlarına uygun bir planlama nasıl yapılmalıydı? İlk olarak , Şehri tanımak ve mevcut imkanları bilmekle işe başlanmalı. Şehirdeki iş insanları ve esnafların sayısı ile yıllık ciro miktarları ne kadardır? Bunun ne kadarı aktarılabilir ? Diğer gelirler ne kadar olacak? Bunlar hesap edilmelidir. Bunun yanında rakipler analiz edilmeli , yıllık bütçeleri ne kadardır ? Onlar nasıl bir strateji izleyecekler? Hedefleri nelerdir? Gibi sorularla gerekli analizler yapılmalı , ilgili raporlar hazırlanmalı ve bir Stratejik Düşünce ve Yönetim Şekli geliştirilmelidir.
Stratejik Düşünce , Stratejik Yönetim ;
Tanıma Stratejisi;
- Biz kimiz ? Mevcut bütçe ve imkanlarımız nelerdir? Nasıl bir takıma sahibiz? Gerekli inceleme , değerlendirme ve analizler yapılarak ilgili raporlar hazırlanmalıdır.
Bizler kaba taslak afaki bir hesap yaptık. İlçemizde 2 bin iş insanı ve esnaf olduğu ve bunların ortalama yılda 100 bin Tl kazandığını varsayarsak , Şehrin yıllık cirosu yine ortalama ve afaki olarak 200 milyon eder. Bunun yüzde 1'i aktarılsa 2 milyon , yüzde 2'si aktarılsa 4 milyon eder. TFF , TRT, Kombineler , Reklamlar ve Stad Gelirleri ile beraber bu rakam ne olacak belirlenmelidir. Sonuçta bu parayla; 1 santrafor, 1 orta sağa, 1 sol ve 1 sağ açık ile 1 stoper aldığınızda 1,5 milyon eder . Ayrıca sakatlıklar yada hastalıklar olması ihtimaline karşıda 1’er yedeklemeler yapmanız da gerekir. Geriye kalan futbolcular, idareciler, ulaşım ve konaklama giderleri ile beraber belki de düze düz bile gelebilir. Bu iyice hesap edilmelidir.
-Rakiplerinizin durumu nedir? Mevcut imkanları nelerdir ? Mevcut bütçeleri ne kadardır? Neler yapmak istiyorlar? Hedefleri nelerdir? Ligde ilk 5, ilk 10 yada ligden düşmemek gibi nasıl bir hedefleri vardır? Bunlar basın yada diğer kaynaklar yoluyla incelenip, analiz edilerek bir rapor hazırlanmalıdır.
Yönetim Şekli Stratejisi ;
-Nasıl bir Yönetim Şekli ve Hangi Yönetim Tarzı (Stratejisi) kurulacağı belirlenmelidir? Yönetim Şekli hangi kesimleri , kimleri kapsayacak ? Şehrin diğer kulüplerinden, eski yöneticilerinden yada şehrin bilgi birikimi olan ve Şehrin diğer bir yüzünü yansıtacak entellektüel aydınlarından oluşan bir Yönetim Kurulu gibi Şehrin bir çok dinamiklerini içerecek mi? Ya da kimleri kapsayacak? Veya neyi ve ne için kapsayacağı da açık ve net olarak belirlenmelidir. İşte bu da sizlerin misyon ve değerlerinizin bir kısmını oluşturacaktır. Yani binanın temellerini.
Yönetme Biçimi Stratejisi
-Bunu da 3 şekilde belirleyebiliriz. İlki Genişleme yada Büyüme Stratejisi, ikincisi Duraklama yada Yerinde Sayma Stratejisi, üçüncüsü ise Geri Çekilme yada Küçülme stratejisidir. Bunlar net olarak belirlenmelidir. Çünkü Limyata prince giderken eldeki bulgurdan olunabilir. O sebeple ölçülebilir ve ulaşılabilir bir şekilde belirlenmelidir. Oradan ya da buradan geleceklerle yapılabilecek bir şeyler değildir bunlar. İyice analiz edilmelidir.
-Genişleme yada Büyüme Stratejisi benimsediyseniz ; Hedefiniz 2.Lig olacak demektir. Bu da 2 – 4 milyonluk bütçenin 10 – 20 milyona çıkarılacağı anlamına gelmektedir. Ne yapmanız gerekir. Gelirleri 2 yada 4 kata çıkarmanız gerekir. Şehrin gelirlerinin 2 yada 4 kata çıkabilmesi ; Şehrin zenginlerini tekrar ilçeye döndürebilmek, bunun için Kültür ve Sanat faaliyetlerine önem vermek, dağ ve yayla sporları ile turizm gelirlerini arttırmak. Şehrin çevresinde arge ağırlıklı küçük sanayi siteleri kurmak, Şehrin altın değerindeki dağlarında ve ovalarında alternatif tarımlar yapabilmek, makine ve ekipmanlar üretebilmek, Şehrin tarihsel değerlerine uygun kültürel turizmler oluşturabilmek gibi. Bunlarda bir stratejik planlama dediğimiz planlarla olabilir ancak. Buna bu günden başlasanız bile bunun gerçekleşmesi için en az 5 yıl yada daha uzun bir zaman gerekebilir.
-Duraklama Yada Yerinde Sayma Stratejisi benimsediyseniz ; Hedefiniz 3.Ligde ilk 5 ‘te olmak istiyorsunuz demektir. Mevcut bütçe ve diğer ilave gelirlerle, mümkün olduğunca mevcut takımı korumak, mevcut oyuncularına sahip çıkmak ve belli oranda Şehrin takımlarından takviyeler ile yoluna devam etmek.
-Geri Çekilme Yada Küçülme Stratejisi benimsediyseniz ; Hedefiniz yine 3.Ligde ilk 5 ile 10 arasında olmak istiyorsunuz demektir. Kanaatimizce en uygun strateji bu olmalıdır. En az ilk 5 yıl bu olabilir. "Büyük başın derdi büyük olur" derler. Şehrine sahip çıkmak, Şehrin futbolcularına imkanlar vermek ve ilçemizin bir futbolcu fabrikası olmasını sağlamak daha önemli değil midir? Hemde Şehrin kıt imkanlarını başka şehirlere aktarmak yerine kendi Şehrinde kalmasını sağlayarak bir marka haline gelmek yani bir Altınordu olmak daha uygun bir strateji değil midir?
Yönetim Vizyonu Stratejisi
Yani bir dağın arkasını görebilmektir. Bunun için ölçülebilir, kabul edilebilir ve ulaşılabilir hedefler belirlenmelidir.
-İlk 1 yıllık hedefiniz nedir? Vizyonunuz nasıl olmalıdır?
-5 yıllık hedefiniz nedir? Vizyonunuz nasıl olmalıdır?
-10 yıllık hedefiniz nedir? Vizyonunuz nasıl olmalıdır?
Futbolcuların Katılımını Sağlama Stratejisi
-O zaman ne yapmak gerekirdi? Mevcut kadroyu mümkün olduğunca korumak, 40 yaşına gelip, sakatlanmak uğruna mücadele eden Hakan Soylu gibi bir çok futbolcularımızı takımda tutmak. Çünkü siz şampiyon olmuş takım oyuncularını sebep ne olursa olsun kapıya koyarsanız, bir daha hiç kimse sakatlanmak riski uğruna topla kendisini geçen rakip oyuncunun arkasından koşmaz, topun ileriye gönderilmesini kesebilmek için ayağını rakip oyuncunun tekmelerine uzatmaz. Şunu düşünür; sakatlanırsam, şampiyon olsak bile Hakan Soylu gibi beni de kapıya koyarlar diye düşünür. İşte bu aidiyet bilincinin, sahiplenmenin ve mücadele hırsının bittiği bir durumdur. 7 maçta, sakatlanmak uğruna son dakikalara kadar koşan, ter atan ve pes etmeyen bir takım ruhu kaldımı sizce de ? Vaziyet bizce de böyle görünüyor gibi.
Buna bağlı yapılması gerekenlere ait strateji ise belki şöyle olabilir mi?
İlçemizin tüm takımlarının yöneticilerinden istekli yada bilgi ve beceri kabiliyetleri yüksek olabilecek olanları yönetime almak. Her ne şartta olursa olsun en az yüzde 60'ı yerli oyuncu oynatmak. İlçemizde bu çapta oyuncu yok demek doğru bir düşünce değildir. Hayatta herkes, kendilerine en az 1 kere 1 şans verilmesini hak ediyor. Ayrıca şehrin kıt kaynaklarını şehrin dışındakilere aktarmakla da sürdürülebilir bir mali bütçe disiplinini de sağlayamazsınız. O sebeple, Şehrimizin Takımında Hacıkışla, Dereköy, Boğazköy, Çamlıca ve Yenimahalle gibi bir çok takımlarımızdan futbolcular da oynamalıdır.
Şehrin İnsanlarının Katılımı ve Taraftarlık Bilincinin Oluşturulabilme Stratejisi
-Mevcut taraftar grubu sahiplenilmelidir. Çünkü belli bir yaşanmışlıkları ve kayda değer güzel birer hikayeleri vardır. Bunları Şehrin Takımının misyon ve değerlerinden ayırmak, onu doğasından koparmaktır. Bu sebeple yeniden kuracağınız bir yapının temelleri yada kökleri yeterince derin olmayacak, aksine toprak yüzeyine yakın olacağından çabuk kuruması ve zamanla yok olması da kaçınılmaz olacaktır. Çünkü bu bir Kültürdür. Zamana bağlı bazı değerler eklenerek yaşatılması ve günümüze uygun eğitilmesi önemli bir fayda sağlayacaktır. Yapılması gerekenler belki şunlar olabilir ;
-Taraftar grubu Liderleri belirlenmeli ve maddi olarak da desteklenmelidir.
- Taraftarlar ile birlikte Takımın Sloganları ve Marşları yazılmalıdır.
-Taraftar grubunun kullanabilmesi için onlara uygun bir ofis sağlanmalıdır. Davullar, bayrak ve flamalar temin edilmelidir. Burada taraftarların slogan ve marşları öğrenmeleri sağlanmalıdır.
-Taraftar forma, atkı ve bayrakların üretimi ve Şehrin önemli noktalarında kurulabilecek satış ofisi ile Şehrin insanlarının kolay ve ucuz alımı sağlanmalıdır.
Hiç Hayaller Kurulmamalı mı?
Elbette hayaller kurulmalı. Ancak futbol büyük bir finansal güç gerektiren bir spor dalıdır. Bu sebeple güçlü bir mali yapınızın olabilmesi ise yine süreklilik arz eden ve sürekli gelişen yeni gelir getirici kaynaklarınızın olması ile birlikte olabilir ancak. Bunlara bağlı olarak gelir arttırıcı imkanlar neler olabilir? Bir marka nasıl yaratılabilir? Şehrin tarihsel, kültürel ve sanatsal durumu, turizm imkanları, dağ ve doğa Sporları, Şehrin coğrafi konumu İstanbul ve Ankara gibi illere yakınlığı ve uluslararası 2 yolun ortasında olması ile birlikte yine uluslararası iki ovaya sahip olmasının önemi, altın değerindeki dağlarında alternatif tarım ürünlerinin yetiştirilebilmesi, alternatif küçük sanayi ile arge üretimi ve alternatif tarım makine ve ekipmanları üretimi yapılabilmesi, Fen Lisesi, Güzel Sanatlar Lisesi, Tarım ve Hayvancılık Lisesi ile Spor Lisesi gibi eğitim kurumlarının kurulabilmesi ile birlikte de bir çekim merkezi haline gelebilmesiyle bu imkanlarda yeterince gelişecektir. Ve bunun sonucunda Şehir ve Şehrin Takımı da bir Marka haline gelecektir. Ancak bunlar uzun vadelidir ve bugünden başlasanız bile belki de en az 5 yıllık bir zaman içerisinde olabilecek şeylerdir.
Kısa dönemde ligde kalabilmek için neler yapılabilir?
Yine naçizane düşüncemiz, zaman eski ve yeni yöneticilerin kucaklaşması ve elele vererek, bu takımın lig sonuna kadar ayakta durabilmesi ve küme düşmemesi için birlikte çalışmasıdır. Bu olur mu bilemeyiz? Ama unutmayalım ki, Bir elin nesi, iki elin ise sesi vardır. Ayrıca 2.yarı transfer döneminde, Hakan Soylu gibi bu takımı Şampiyon yapan futbolculardan mümkün olabilecek ise bazıları tekrar takıma kazandırılmalı. Bunlara ilave olarak da Çukur Taraftar Grubu' nun da onere edilerek Şehrin ve Takımın ihtiyacı olan gerekli motivasyonun sağlanması da önemsenmelidir.
Evet sizce de hangi yönetim stratejisi uygundur, bunu da yine sizlerin takdirlerinize bırakıyoruz.
Saygılarımızla
Arş.Yaz.Mak.Yük.Müh.Kayhan Şafak