Çocukların daha iyi bir eğitim almaları okul öncesi aldığı eğitimle olabilmektedir. Özellikle yoksul ailelerin çocuklarının akranlarıyla aralarındaki farkı kapatabilmeleri bu dönemde aldığı eğitimle mümkün olabilmektedir. Ayrıca kendi çocuklarımızın geleceğini başka çocuklardan ayrı düşünülmemesi önemlidir.
Çocuklarımız ilerideki yaşamlarında bu başka çocuklar ile arkadaş, eş, hısım, akraba yada iş arkadaşı olabilir. Bu sebeple başkalarının çocuklarını da dert edinmemiz gerekmekte değil midir? Bu duygu düşüncelerimle ile birlikte İlçemizde özellikle yoksul mahallerimizde Okul Öncesi Eğitim Kurumlarının kurulabilmesine bir fayda sağlayabilmesi amacıyla bu yazımıda tekrar sizlerin görüşlerinize sunuyorum.
Başkalarının çocuklarını neden dert etmeliyiz?
Çocukların geleceği başka çocukların geleceğinden ayrı düşünülemez . Çocukların gelişimi sadece kendi evimizin içinden başlayıp bizlerle çocuklarımız arasındaki etkileşimle sonuçlanan bir süreç değildir. Çünkü onların hikayelerini tek başınıza yazamıyorsunuz. O nedenle sadece kendi çocuklarımızı dert etmekle yetinmeyip başkalarının çocuklarını da dert etmemiz gerekiyor. Çünkü hikayenin geri kalanını onlarla birlikte yazacaklar. Günün sonunda bizim çocuklarımız evden çıktıktan sonra o çocuklarla birlikte yeni bir hayat kuracaklardır. Öylede değilmi?
Yoksulluk döngüsünden nasıl çıkılabilir?
BETAM yoksul çocuklar ile ilgili yaptığı bir araştırma sonuçlarını, "Yoksul doğan çocuklar çocukluğunun büyük kısmını şiddetli bir yoksulluk içinde geçirdiğinde genelde ömür boyu yoksul kalıyor. Hatta sonraki nesillere de bu yoksulluğu miras bırakıyor. Öyle ki daha ana rahminde yoksul çocuklar akranlarından fiziksel olarak ayrılıyor. Yoksul bir çocuk doğum anında düşük kiloyla başlıyor hayata. Gelişiminin en hızlı olduğu ilk 36 ayda yetersiz beslenen çocuklar gerek fiziksel gerekse zihinsel bakımdan akranlarından geriye düşüyorlar. Daha sonra bu riskler katmerlenerek artıyor. Okul öncesi eğitim alamayan bu çocuklar; ortaokulda ve lise yıllarında okulu terkle başlayan, vasıfsız işçilikle devam eden ve sonrasında bir sonraki kuşağa geçen bir kısır döngü halinde de devam ediyor" olarak açıklamaktadır.
Okul öncesi eğitim kurumlarının önemi nedir?
Nobel Ödüllü Ekonomist James Heckman "Benim 1 liram var. Bu parayı eğitimde nereye yatırırsam daha yüksek bir geri dönüş alırım sorusunun yanıtını "Okul öncesi eğitime yapılan yatırım 2 ila 8 kat geri dönüş sağlıyor" olarak yine kendisi veriyor. Yani ilk 4 yıl okul öncesi dönemde çocuklarımıza yapılan her 1 birimlik yatırım ekonomiye 2 ila 8 kat arasında bir artışla geri dönebileceğini öngörmektedir.
Çocukların evde aileler tarafından tek başlarına yetiştirilmelerinin yeterli olmadığı üzerinde duran bilim adamları, özellikle yoksul ailelerin çocuklarının okul öncesi eğitime katılmalarının faydalarını ise "Okul öncesi eğitime katılan çocukların zekası akranlarından biraz daha ileri oluyor. Yoksul çocukların okul öncesi eğitime katılması durumunda o çocukların zekası da 4 ila 7 puan arasında bir artış sağlıyor" olarak açıklamaktadırlar.
30 milyon kelime farkı nedir?
Betty Hart ve Todd Risley tarafından geliştirilen ve çocukların 3 yaşına kadar duydukları kelimeler ile ilgili yaptıkları "30 milyon kelime farkı" araştırması sonuçlarını "Yüksek gelir grubuna sahip ailelerde yetişen çocuklar ortalama 45 milyon kelime duymuş oluyorlar. Orta gelir seviyesine sahip ailelerin çocukları 30 milyon kelime , düşük gelir seviyesine sahip ailelerin çocukları ise 15 milyon kelime duymuş oluyorlar. Yani alt ve üst gelir grupları arasındaki kelime farkının tam 30 milyon kelimedir " şeklinde açıklamışlardır. Bu aradaki farkın kapanması için elbette ki sosyo - ekonomik faktörlerin gelişmesi ile sağlanabilir ancak bu ülkelere göre değişen farklı bir zamanlar sonucunda olabilir. Ancak okul öncesi eğitimle bu yoksul çocukların bu farkı kapatmasının da daha kolay olabileceği belirtilmektedir.
Okul öncesi eğitimin mental zekanın gelişimini nasıl etkiler?
Okul öncesi eğitim çocukların zihinsel gelişiminin en hızlı gerçekleştiği dönemde onlara zengin ve kaliteli bir eğitim sunmak, bir çocuğun geleceğine yapılan en önemli bir yatırımdır. Okul öncesi eğitimin zekayı arttırması, çocukların daha zengin ve uyarıcı bir ortamda bulunmasından kaynaklanıyor. Ancak bu çocukların sadece zihinsel gelişimiyle sınırlı değildir. Okul öncesi eğitime katılan çocuklar zengin bir öğrenme ortamına katılıyor aynı zamanda sosyal ve duygusal gelişim anlamında da zengin bir ortama girmiş bulunuyor. Okul öncesi eğitiminde, çocuklar , oldukça erken yaşlarda aile dışında bulunmayı, akranlarıyla oyun yoluyla iletişim ve anne baba dışında yetişkin biri olarak öğretmenleriyle sağlıklı bir bağ kurmayı öğreniyorlar. Özellikle evinde sınırlı kaynakları bulunan yoksul çocuklar; kendilerini ifade etmeyi , kuralları dinlemeyi ve onlara uymayı, akranlarıyla işbirliği içerisinde çalışmayı, kalem yada makas tutmayı, yap boz ile yada resimleri boyamayı öğreniyorlar.
Kitap okuma alışkanlığı nasıl kazandırılabilir?
Ülkemizde kitap okuma alışkanlığının yeterince gelişmediği bilinmekte değil midir? Ülkemizde evlerinde 25 yada daha az kitap olanların oranı ise yüzde 54 olup bu kitapların çoğunun da ders kitapları olduğu ise bilinmektedir. Bunun yanında evlerinde çocuklarına kitap okuyan ebeveynlerin oranı yüzde 20 'leri geçmiyor. Yani her 5 anne -babadan 1'i çocuklarına kitap okuyor.
Ayrıca üniversite sınavlarında kız çocuklarının daha başarılı olduğu görülmektedir. Ancak OECD raporuna göre de Ülkemizde fırsat verilirse okuyacak olan kız çocuklarının yüzde 60 'ı okula gidemiyor. Bu çocuklar daha orta okula ve liseye gidemeden okuldan ayrılıyor. Ülkelerin kalkınmalarındaki en önemli etkenlerden birinin özellikle kadınların eğitim ve istihdamının önünü açmak olduğu bilim insanları tarafından belirtilmektedir. Buna bağlı olarak da daha sağlıklı ve başarılı çocuklar yetiştirmenin yolunun da kız çocuklarına daha iyi bir eğitim vermekten geçmekte olduğu görülebilmekte midir? Ayrıca İlçemizde Kadınların istihdamına yönelik çalışmaların yapılmasının önemi ise yeterince bilinmekte midir?
"Çocuklar Allahın birer mucizeleridir. Çocuklara uzanan el Allahın size uzanan elidir. Çocukları güldüreni Allah da daima güldürürmüş" olarak Kur'an da ve hadislerde çocuklar ile ilgili bu şekilde bahsedilmektedir. Yoksul ailelerin çocuklarının bu yoksulluk döngüsünden çıkabilmeleri, hayatta bir fırsat eşitliği bulabilmeleri ve daha iyi bir yaşam için bir şansları olabilmeleri bizlere bazı sorumluluklar ve görevler yüklemekte değil midir? Bunlar yoksul mahallelerimizde kurulacak olan Okul Öncesi Eğitim Kurumları kurulabilmesi olarak olamaz mı? Yokluk ve yoksulluk çocuklarımız için bir kader mi olacak ? yada Bu çocuklarımız nesilden nesillere böyle yoksul kalmaya devam mı edeceklerdir?
Saygılarımızla
Arş.Yaz.Mak.Yük.Müh.Kayhan Şafak