Kitap okumayan insan boş bir çuval gibidir. Boş bir çuvalın ayakta durması ise zordur" sözünün sahibi olan dünyanın en büyük bilim insanlarından biri olan Benjamin Frankline' in 17 çocuklu bir ailede , yokluk ve yoksulluk sonucu ilkokul ikinci sınıfta okulu bırakarak çalışmak zorunda kalmıştı.
14 yaşında evden ayrılarak sadece yemek ve yatacak yer karşılığı olmak üzere kendi işini kurduğu 24 yaşına kadar bu şekilde çalışmıştır. Daha çok kitap okuyabilmek için işvereninden 2 öğün yemek yerine parasını alarak onunla kitaplar alması ile dünyanın ilk Kütüphaneler Birliğini kurması sürecine kadar geçen Kitaplar ve Kütüphaneler ile dolu bir yaşamı olmuştur.
Dünyada ilk olarak hastane, belediye, itfaiye, polis ve gece bekçiliğinin kurulmasını sağlamıştır. Bifocal gözlük, sonda aleti ve paratoner gibi buluşlar yapmıştır. İlkokul mezunudur ama kitaplar okuyarak kendini geliştirmiş ve Amerikan anayasasını hazırlayan iki kişiden biri olmuştur.
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük mücitlerinden Nicola Tesla'nın okulda Kütüphane Sorumlusu olmasıyla başlayan yaşam hikayesi; ailesinin gözleri bozulmasın diye gece kitap okumasını yasaklaması üzerine daha 10 yaşındayken donmuş yağla fitilden mum yapması ve 700 buluşa sahip dünyadaki tek bilim insanı olmasıyla sonuçlanmıştır. Elekroteknik alanında yaptığı buluşlarla modern bilişim, telekominikasyon ve endüstriyel teknolojilerin kurulabilmesini sağlamıştır.
Yine dünyanın en büyük bilim insanlarından fakir bir köy çocuğu olan Thomas Edison' un şehirdeki Kütüphanede Kitap Okuyabilmek için daha 12 yaşında tren garında gazete satıcılığına başlamıştır. Yağmurlu ve soğuk gecelerde boş ve kullanılmayan eski vagonlarda tek başına yerde eski gazete kağıtları üzerinde uyumak zorunda kalmıştır.
Köye geldiği zamanlarda arkadaşıyla gece geç saatlere kadar kitap okuyup konuşmalarına sağlıkları bozulacak diye ailesinin izin vermemesi üzerine , soba tellerinden ve eski telgraf parçalarından yaptığı telgraf aleti ile arkadaşının evine bir telgraf hattı çekmesi gibi yine Kitaplar ve Kütüphaneler ile dolu geçen birer yaşamları olmuştur.
Dünyayı aydınlatan insan olarak öldüğünde bütün dünya insanları evlerinin ışıklarını bir dakika boyunca yakıp söndürerek son yolculuğuna onu böyle uğurlamıştır. Dünyada ilk olarak arge, otomasyon ve bant sistemlerini kurmuştur.
Marie Curie' nin ise arkadaşlarının Paris sokaklarında ve kafelerde gezdiği günlerde , yokluk ve yoksulluk sonucu onlarla gidememesi , yemek alacak parası olmadığı zamanlarda Kütüphanede Kitap Okurken açlıktan bayılması ve yaptığı buluşlardan kazandığı burs paralarını almayarak yoksul öğrencilere bağışlamasıyla dolu bir yaşamı vardı. Atom bilimi ve Modern tıp biliminin kurulmasını sağlayarak hala milyarlarca insanların hayatlarını kurtarmaya devam ettirmektedir.
Isaac Newton' un da arkadaşları İngiltere sokaklarında ve kafelerde gezerken onun yoksulluk ve yokluk sonucu bunları yapamayışı okuldaki zengin çocuklarının odalarının temizliği ve okulun yemekhanesinde garson ve bulaşıkçı olarak çalışması gibi bir eğitim hayatı olmuştu. Boş zamanlarındaysa gece geç saatlere kadar Kütüphanede ve odasında Kitaplar Okuması onun dünyanın en büyük bilim adamlarından biri yapmıştı.
Ayrıca tüm bu zorluklara rağmen "Hayat benim için çok zordu ama yine de çok güzeldi" diyebilecek kadarda hayata bağlı oluşu gibi onunda Kitaplar ve Kütüphanelerle dolu geçen bir yaşamı olmuştu. Yaptığı buluşlarla yıldızların mesafalerinin ölçülebilmesini sağlamıştır. Yine yaptığı buluşlarla modern endüstriyel sanayinin kurulmasını sağlamıştır.
Bilim insanlarının hayatlarını incelerken 4 Temel Benzerlik kendini bir özellik olarak en belirgin bir şekilde gösteriyordu. Bunlardan birincisi belki de en önemlisi annelerinin onlara çok küçük yaşlardayken ninnilerle birlikte kitaplar ve şiirler okumaları , ikincisi onlarında iyi birer kitap kurdu ve iyi birer kütüphaneci olmaları , üçüncüsü ise araştırma yaparken kendilerini bütün dünyevi işlerden soyutlayarak çalıştıkları konulara yoğunlaşmaları ve dördüncüsü olarakda hepsininde mütevazi bir yaşam tarzlarının olması şeklinde birbirlerine göre birer benzerlikleri bulunuyordu.
Aristoteles' "Kitap okuyan ile okumayan arasındaki fark ölülerle diriler arasındaki fark kadardır."şeklindeki sözüyle Kitap Okumanın önemini en güzel bir şekilde belirtmektedir.
İbn-i Haldun "Coğrafya bir kaderdir" sözüyle insanların karakterleri üzerindeki belirleyici etkenin çevre şartları olduğu ve bunun insanlar üzerinde kendisini alışkanlıklar şeklinde gösterdiğidir. Alışkanlıkların değişimininde ancak eğitim ve kitaplar okunarak gerçeği İçeren bilgilerle olabileceği üzerinde önemle durmuştur.
Einstein ise "İnsanların ön yargılarını değiştirmek bir atomu parçalamaktan daha zordur" ile "Bir ülkenin geleceği o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır" sözleriyle eğitim ve kitaplara verdiği önemi göstermektedir.
İbn-i Rüşd ise Eğitim ve Kitap Okunarak elde edilen bilgiyle insanın aklını daha iyi bir şekilde kullanarak Kur'an da "İnsanların en faydalısı insanlara bir faydası dokunandır" şeklinde bahsedildiği üzere insanlara bir fayda sağlamanın Allaha ulaşmada en hayırlı bir yol olduğunu ifade etmiştir.
Platon M.Ö 450 yılında dünyanın ilk okulu Akademi'yi kurduğunda giriş kapısına "Geometri Bilmeyen Giremez" yazısı asmış ve herhangi bir meslek sahibi olan insanlarla bütün yöneticilerin bilim ve felsefe bilen bir Filozof gibi olmaları gerektiğini savunmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk'ün binlerce kitap okuyan bir Kitap Kurdu olması ve Üçgen , Kare , Dörtgen , Dikdörtgen gibi isimleri bizzat kendisi vererek bir Geometri Kitabı yazması ve bir çok alanda 12 kitap yazmasıda Eğitim ve Kitaplara verdiği önemi göstermektedir.
Yine Kur'an da " Allah insanın yüzünü anne karnında henüz bir cenin halindeyken kendi elleriyle yaparmış" olarak bahsedilmesi ve bilim insanlarının Çocuğun Zekayı Anneden Aldığı üzerinde görüş birliğine varmasıyla birlikte Bilim insanlarının Annelerinin Kitap Okumalarının ise birer tesadüf olmadığı yine kendini daha belirgin bir şekilde göstermektedir.
Annelerin çok küçük yaşlarda çocuklarına ninnilerle birlikte Kitaplar ve Şiirler Okuması , daha sonra Resimli Kitaplarla çocukların okumaya özendirilmesiyle başlayan süreç; Ailelerin , ülkelerin ve dünyanın gelecekte şekillenmesinde en belirgin bir rol oynayacağını göstermektedir. Mardinli fakir bir köy çocuğu olan Türk Asıllı Amerikalı Bilim İnsanı Prof. Dr.Aziz Sancar'ın DNA şifrelerinin tamir edilmesiyle bir çok hastalıkların önlenmesi ve tedavi edilebilmesi ile ilgili yaptığı buluşla Nobel Kimya Ödülünü alması bunun güzel bir örneğidir.
Yine Hatay İskenderunlu fakir bir köy çocuğu olan Türk Asıllı Alman Bilim İnsanı Prof.Dr. Uğur Şahin ile eşi Rize Fındıklılı fakir bir köy çocuğu olan Türk Asıllı Alman Bilim İnsanı Prof.Dr. Özlem Türeci Şahin ile birlikte Corona Aşısını bulmaları insanlık açısından önemi bir kez daha kendini yeterince göstermektedir. Öylede değilmi?
Kitap okuyalım ve imkanı olmayanlarında kitap okumalarına yardımcı olalım dileklerimizle iyi okumalar diliyoruz…
Saygılarımızla
Arş.Yaz.Mak.Yük.Müh.Kayhan Şafak