Bir dernek toplantısından sonra gazetecilerle konuşurken konu Fen Lisesine gelmişti. Neredeyse 1 yıldır hiçbir çalışma olmadığı söylendi. Şu anda kaba inşaatının bittiği ancak ince işlerinin daha başlamadığı söylenmişti. Bizlerde bunun üzerine bir şeyler yazalım istedik. Çünkü hikayeler kolay yazılmıyor. Ama hikayelerde hep mutlu sonla bitiyor. Öyle değilmi?
Fen Lisesi hikayemiz yaklaşık 5 yıl oldu. Bu hikaye nasıl başlamıştı? Şöyle başlamıştı. Bir gün birkaç kişiyle birlikte konuşurken çocuklarımızın Fen Lisesini kazanma şanslarının oldukça düşük olduğunu öğrenmiştim. Çok üzülmüştüm. Benim imkanım var. Çocuğumu özel okulda okutabilirdim. Fakat başkalarının çocukları ne yapacaktı. Bunun üzerine çalışmaya başlamış ve bugünlerede bu şekilde gelmiş olduk. Peki neden Fen Lisesi üzerinde bu kadar durmuştuk?
Çünkü ben 30 yıl önce İstanbul Teknik Üniversitesinden mezun olmuş Makine Yüksek Mühendisiyim. Bir abimizde 40 yıl önce İstanbul Teknik Üniversitesinden mezun olmuş Malzeme Yüksek Mühendisiydi. Yani 30-40 yıldan bu yana ilçemizden İstanbul Teknik Üniversitesi, ODTÜ, Boğaziçi, Çapa, Cerrahpaşa, İstanbul Üniversitesi gibi ülkemizin çok önemli üniversitelerinden mezun insanlarımız olmamıştı. Niye olamamıştı? Çünkü bizler Fen Lisesi mezunuyduk. Peki ilçemizde Fen Lisesi varmıydı? Yoktu. O zaman bu nasıl olacaktı ki? Tabiki olamayacaktı.
Ayrıca ilçemizdeki fabrikalarda CEO, Genel Müdür, Fabrika Müdürü, Üretim Müdürü, Muhasebe Müdürü gibi insanlarımızda olamıyorlardı. Peki ne olabiliyorlardı? İşçi, Usta, Bekçi, Depo Memuru yada Muhasebeci gibi işlerde çalışabiliyorlardı. Çünkü fabrikalar yada şirketler neye bakıyorlardı? Mezun olduğu üniversiteye bakıyorlardı.
Çünkü böyle büyük üniversitelerden mezun olanlar başarılı insanlardı. Neden? Çünkü o üniversitelerin puanları çok yüksekti. Onlarda başarılı olanları işe alabilmek için ilçemiz dışından insanları işe alıyorlardı. Buda böyle gelmiş böyle gider gibi devam ediyordu. Bunun değişmesi gerekiyordu. Bunun yoluda Fen Lisesiydi. İşte bu yüzden Fen Lisesi üzerinde çok durmuştuk.
Fen Lisesi hikayesinin detaylarına girmeyeceğiz. Onu birkaç yaz yazmıştık. Gazetemizden okuyabilirsiniz. Ancak bu hikayemize iki yeni şeyler eklemek istedik. Çünkü o zaman belki tam olabilir diye düşündük. Bu şekilde belki sonu mutlu biten bir hikayede olabilir diye düşündük.
Birincisi şöyleydi; O günlerden bir gece muhtarlardan biri bizi aramıştı. Hadi hayırlı olsun. Çok uğraştınız sonunda Fen Lisesi oldu demişti. Bizde haberimiz yok demiştik. Çünkü bilmiyorduk. O gece nerdeyse Hendeği ayağa kaldırmıştık. İktidar partisi meclis üyeleri, ilçe başkanları, belediye başkan yardımcılarıyla yazışmış ve bazılarıyla görüşmüştük. Bir ilçe başkanı evet doğru demişti. Ama yazmayın. Yakında açıklayacağız demişti. Bir iki gün sonra basında Fen Lisesinin sözleşmesinin yapıldığını görmüştük.
Oysa başka şeylerde vardı. Değerli bir iş insanı ilçemizde Fen Lisesini kuracaktı. Bu iş için 6 milyon para ayırmıştı. Ancak 2 milyon daha gerekiyordu. Bunun için istanbul’daki dairesinin satışını bekliyordu. İşte o kişi şu anki belediye başkanımız Sn.İrfan Püsküllü’ydü. Evet bunuda Fen Lisesi hikayemize bu şekilde eklemiş olduk.
ALİŞAN:FEN LİSESİ İÇİN ÜZERİME DÜŞENİ YAPARIM...
Fen lisesinin Hendek’e gelmesinin sevindirici olduğunu belirten SESOB Başkanı Hasan Alişan “ Bizden talep edilirse gerek desteği ve gereken yardımı yaparız. Biz Hendekli oluşumuzun sorumluluğunu ve bilincini asla yitirmedik. Biz yarın, bir gün vefat edersek, Hendek’te defnedileceğiz. O yüzden sorumluluğumuzu biliyoruz. Ancak şu var. Biz Devletten güçlü değiliz. Talep edilirse elbette elimizden geldiği kadar destek vermeye çalışırız. Fen Lisesi Hendek’e hayırlı olsun” dedi.
İkinciside böyleydi; 2021 yılındaki Esnaf ve Sanatkarlar odası seçim zamanında SESOB Başkanının basında çıkan bir haberi aklımıza gelmişti. Onuda hikayemize bu şekilde eklemiş olduk.
Bizlerde bu iki hikayeyide ekleyerek bu şekilde Fen Lisesi hikayesinin güzel bir sonla bitebileceğini düşünmüş olduk. Yani Fen Lisesi inşaatı acaba Belediye ve Esnaf Odasının birlikte çalışmasıyla tamamlanamazmı? diye düşünmüş olduk. Bu şekilde sonu mutlu olan bir hikayede olamazmı diye düşünmüş olduk. O yüzden naçizane olarak “Hikayeler kolay yazılmıyor ama sonuda güzel bitmeli. Öyle değilmi? başlıklı yazımızlada sizlerle paylaşmak istedik. Takdir ve gereğide tabiki yine değerli Belediye Başkanımız ve yine değerli SESOB Başkanımızındır.
Saygılarımızla
Arş.Yaz.Mak.Yük.Müh.Kayhan Şafak